Tilkinin kürkçü dükkanına geri dönme hikayesi
Sahil kasabalarında yaşayan herkesin tattığı o duygu o minicik şehrinizin sizin için belki de binlerce anının saklı olduğu bir anı kutusu gibi olmasıdır.Her sokakta her parkta belki de hatırlayamayacak kadar fazla anınızın olduğunu, her köşebaşında kahkahalarla gülen o arkadaş grubunun sizin olduğunuzu bilirsiniz.Çok seversiniz ,çünkü bu şehirde evinizin olması dışında başlı başına bu küçük yer sizin yuvanız olmayı başarmıştır.Her gördüğünüz insanın tanıdık bir sima olması kalbinizi rahatlatıyordur çünkü.Nefes almanızı sağlıyordur deniz.Kafanıza estiği her saniye arkadaşlarınızla koşarak denize dalmak sizi iyi hissettiriyordur.Her yere motorla gidip gelmek rüzgârı teninizde hissetmek iyi geliyordur çünkü.Siz buraya aitsinizdir,bilirsiniz.Ama her peri masalının sonu iyi bitmez.
Bir gün gelir hepinizin hayatındaki dönüm noktası için günler hızla akmaya başlar.Korkarsınız.Çok korkarsınız.Bu peri masalanın bir üniversite için bitecek olması belki de farklı ülkelere dağılacak olmanız sizi korkutur çünkü.Bu korku kavgalara yol açar çünkü kaybetmek istemezsiniz,aranızda soğuk rüzgarlar esmeye başlar.Günler aktıkça daha da uzaklaşmaya devam edersiniz.Ta ki o ana dek.Uçak biletleri alınır,oturup konuşalım denir.
“Biz napıyoruz?” düşüncesi sarar her yanı.O an hayatın en gerçek anlarından biridir aslında.Otogarlar cenazelerden çok daha fazla üzücü ayrıkları barındırır belki de.İstemezsiniz o küçücük yuvanızdan ayrılmayı.Çünkü dedim ya siz alışmışsınızdır burada yaşarken açık giyinmeye,bikininizle sokakta dolaşmaya veya 17 yaşında gece klüplerine gitmeye.Çünkü yaşadığınız o yer bunları garipsemez.Normalleştirir her şeyi.
Dünyanız bir anda tepetaklak olur. “İstanbulda bunu giyebilceğini mi sanıyorsun?”, “Orada akşam 8’de evde olmak zorundasın.” vs. Dönüp bakarsınız o lanetler yağdırdığınız,keşke daha fazla cafe olsaydı ya da etkinlik oldaydı dediğiniz şehrinize.Gözleriniz dolar,evinizde bir misafir olacak olma düşüncesi kahretmeye başlar sizi.Sonra etrafınızdaki o arkadaşlarınız bir bir uçak biletlerini almaya başlar.Giderler.
Gidersiniz.
Bağlantılarınızın zayıfladığını düşündüğünüz her saniye daha da sağlam ilişkiler kurmaya başlarsınız.Çünkü sizin burada 7 yaşından beri gördüğünüz her insan sizin gittiğiniz şehirde kurduğunuz arkadaşlıklarla kıyaslanamaz bile.O küçük yuvanızı özlersiniz, oradaki samimiyeti,gecenin bir saatinde sahilde oturup ateş yakmayı.Beraber yüzlerce insanın dedikodusunu yapmayı ya da sadece onlarla konuşmayı.Geldiğiniz şehirde gözleriniz her zaman tanıdık bir sima arar ama kimsecikleri bulamazsınız.İlk zamanlar ağlarsınız.İnkar edersiniz ,her şeyi bırakıp dönmek istersiniz.
Dönemezsiniz.
Ama bu küçük şehirde yaşayan her bir arkadaşınızın birer tilki olduğunu zaten bilirsiniz:) Havalar ısınmaya başlar,kalbiniz heyecanla dolmaya başlar ve uçağa atlayıp dönersiniz.Etrafınız bir bir tekrar o insanlarla çevrilir.Yine sahilde oturursunuz yine saatlerce konuşursunuz,her tatilde her yazda yine o insanlarla,arkadaşlarınızla olmak iyi hissettirir.Deniz ayaklarınızın dibindeyken siz saatlerce yol gidersiniz başka bir denize girmek için.Yine ve yine sizin kahkahalarınızla dolar tüm şehir.Yolda gördüğünüz rastgele bir amcanın,ninenin sizi tanıması sizi sıcacık yapar.Nefes alırsınız.Samimiyetiniz hiç eksilmez.Çünkü siz bu dükkanı sahiplenmişsinizdir artık.Bir gün her şey bittiğinde bu döngü paradoksa girer ve hiç bitmeyen bir peri masalının ilk sayfalarını siz çoktan bitirmiş olursunuz.

